2 Ocak 2018 Salı

Sıdkı Baba'nın Oğlu Ali Baki Gül Baba Divanı

Baki Yaşa Altınok Kitapları
Sıdkı Baba'nın Oğlu
ALİ BAKİ GÜL BABA DİVANI
Baki Yaşa Altınok

1946 yılında Kırşehir Mucur ilçesi Küçük Kavak köyünde doğdu. Küçük yaştan itibaren yörenin en büyük âlimi Hacı Molla Said Efendi’den Kuran, Hadis, tasavvuf, tarih ve Osmanlıca dersleri alarak yetişti. İmam Hatip Okulunu bitirdi. Mucur ve Hacıbektaş köylerinde yıllarca imamlık yaptı. Daha çok Alevilik ve Türk Halk Edebiyatı üzerine çalışmaları ve yapıtları ile tanınır. Çok sayıda yapıtı arasında 2013 yılında Malatya Yazıhan Bereketli (Çörmeğe) köyünden Tarsus Yenice’ye göç eden bir ailenin çocuğu olan ve Alevi edebiyatında önemli bir yeri olan Sıdki Baba, Sıtkı Baba, Sıtkı Pervane gibi adlarla anılan aşığın divanını da yayınladı.

Ali Baki Gül


Asıl adı Zeynel Abidin olup, Hacıbektaş Dergâhında sıdk ile hizmet etmesinden dolayı “Sıdki” mahlası verilir. 1894 yılında Amasya Merzifon Harız (Gümüştepe) köyüne giderek yerleşir. Oğlu Ali Baki burada 1897 yılında dünyaya gelir. Annesi Çorum Alaca İmadhöyüğü köyünden Hatice hanımdır. Babası Sıdki Baba gibi Ali Baki Baba da Hacıbektaş Dergâhına hizmet eder, eğitim alır. Babasının etkisi ile âşıklık yönünü de geliştirir. Cemalettin Celebinin gönüllü Mücahidin alayında babası ile birlikte yer alır. Askerlikte terzilik ve marangozluğu öğrenir, yaşamının sonuna kadar terziliğini sürdürür. Köyünde gönüllü imamlık yapar, cemlere katılır. Kendi köyünden Sadiye Hanım ile evlenir. Son yıllarını oğlu Muhsin Gül’ün yanında geçirir. 1956 yılında Harız köyünde aramızdan ayrılır.
Alevi ozanlar arasında önemli bir yeri olan, deyişleri cemlerde çalınıp söylenen Sıdki Baba’nın oğlu Ali Baki Gül geleneği sürdüren âşıklardandır. Şiirlerini cönklere kaydetmiş, şiirleri Baki Yaşa Altınok tarafından günümüz Türkçesine çevrilerek ve düzenlenerek Ali Baki Gül Baba adıyla kitap olarak yayınlanmıştır. Mayıs 2017’de Helke yayınları tarafından İstanbul’da yayınlanan kitap aldı. 752 sayfa olup, kitapta aşığı yaşamı sanatı ve şiirleri yer aldı.
Yazar Baki Yaşa Altınok daha kitabın hazırlık aşamasında iken söyleşilerimizde Ali Baki’nin babası Sıdkı Baba’dan aşağı kalmayan bir şair olduğunu belirtmişti. Kitabının arka kapağında aşıklık geleneği, halk edebiyatı ve Ali Baki Gül Baba hakkındaki değerlendirmesini okuyalım.

‘Ali Baki Gül Baba Divanı’ Arka Kapak Yazısı


Halk ozanı veya âşıklık Anadolu’da toplumun işiten kulağı, gören gözü ve söyleyen dili olmuştur. Yaşamını halkla birlikte devam ettiren ozan, sazıyla sözüyle halkın sesidir. Dolayısıyla bu gelenek, halka mal olmuş bir kültürdür.
Ozan, halkın bağrından kopar ve temsil ettiği toplumun sorunlarını, söz dizelerine dökerek anlatır. Yaşadıkları dönemlerde her halk ozanının farklı bir yeri vardır. Ama tüm halk ozanlarımızın buluştuğu yer halkın gönlüdür.
Tarih boyunca ozanlık ve halk edebiyatı çeşitli dönemler baskı ve zorluklarla karşılaşmış ve her türlü olumsuz koşullardan geçerek günümüze kadar gelmiştir.
Halk ozanlığı, değişen yaşam koşulları ve değer yargıları karşısında gerileme yaşasa da öz kültüründen vazgeçilmez simgelerinden biri olma özelliğini yine de korumuştur.
Bugüne değin adı bilinen ya da bilinmeyen binlerce şair bu topraklarda yaşamını sürdürmüştür. Yalnızca âşık edebiyatına ilişkin yazılmış kitap sayısı yüzlerle ifade edilmesine rağmen, daha gün yüzüne çıkmamış veya türlü sebeplerden dolayı çıkarılmamış çok sayıda şair olduğu muhakkaktır.
Bunların şiirlerinden oluşan binlerce cönk ve defter kütüphanelerde veyahut şahısların ellerinde ortaya çıkıp halkla buluşmayı beklemektedir. Bunlardan birisi de özel kütüphanemizde olan Osmanlıca 6-7 defter ile onlarca kâğıt yapraklarına ve sigara kâğıtlarını düzelterek şiirlerin yazıldığı güçlü şiirleri olan Ali Baki Gül Baba’dır.
Ali Baki Gül Baba ünlü şair Sıdki Baba’nın oğludur. Şairlik eğitimini babasından almıştır. Sıdki Baba’nın Hacı Bektaş Dergâhında aldığı eğitim, Ali Baki’nin, güçlü bir şair olmasında önemli etken olmuştur.

Yeni Çalışmalar

“Sıdki Baba ve Ali Baki Gül Baba divanından sonra Hacı Bektaş Dergâhından Cemalettin Çelebi ve Veliyettin Çelebi kardeşler ile ile Sıdki Baba’nın hocası olan Yozgatlı Ali Nihani Baba’nın divanını “Nihani Divanı” adıyla yayınlayacağız.
Daha sonra önemli bir tarihsel konuyu işleyen, “Tarihin En Büyük Yalanı ve Hasan Sabbah” adlı araştırma var.
Kırşehir’de yetişen âşıklardan “Toklumenli Âşık Said” adlı çalışmamız ve pek çok halk edebiyatı alanında kitaplarım var yayınlanacak olan...

Son Söz

Ali Baki Gül Baba’nın şiirlerinden dörtlüklere yer verelim.

Faydasız sohbette bulunma zahit
Âşık meclisinde irfan isterler
Surete bürünüp olma mukallit
Sadakat babında burhan isterler
*
Tamire muhtacım şahım efendim
Düzelt kamburumu yon kerem eyle
Aşkın kapısın aç çözüver bendim
Olmasın yüreğim hun kerem eyle
*
Can gözüyle hak cemale bakarız
Hak için bağrımız nara yakarız
Sakin görünürüz coşkun akarız
Ummana karışır çayımız bizim

13 Ekim 2016 Perşembe

Âşık Sıdkî Baba Sempozyumu

Âşık Sıdkî Baba Sempozyumu
Yusuf Turan Günaydın, Hüseyin Dedekargınoğlu, Baki Yaşa Altınok, Saim Sakaoğlu ve Ramazan Çiftlikçi
( Mersin BB Kongre ve Sergi Sarayı, 13 Ekim 2016)
Baki Yaşa Altınok, Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen ve 13-14-15 Ekim 2016 tarihlerinde gerçekleştirilen "Yeniceli Âşık Sıdkî Baba Sempozyumu" etkinliğine katıldı.

7 Aralık 2015 Pazartesi

Baki Yaşa Altınok ve “Sıdki Baba Divanı”

Baki Yaşa Altınok Kitapları: 5
BAKİ YAŞA ALTINOK VE 

“SIDKİ BABA DİVANI



Süleyman ÖZEROL

Sunu

Baki Yaşa Altınok’u, arkadaşım emekli öğretmen, yazar Hamza Aksüt’ün emekli olup Ankara’ya geldiğinden beri tanırım. Bir süre aynı televizyonda (ART) programlar yaptılar ve katıldılar, TÜBİKAM adlı kuruluşta birlikte oldular. Dolayısıyla daha yakından tanıştık.
Baki Yaşa Altınok’un Halk kültürü alanında yaptığı çalışmaların farklı ve önemli olduğunu düşünüyorum.
Bildiğim kadarıyla üç yıldan buyana Sıdki Baba Divanı’nın son biçimini vermeye çalışıyordu. Hekimhan Başkavak köyünün sele gitmesi öyküsü ile bağlantılı olarak Sıdki Baba’nın ailesinin de Yazıhan’ın köylerine gidip yerleşen ailelerden olduğu konusunda duyduklarımı araştırmak ve kendisine bilgi vermek istemiştim. Ancak aldığım bilgilerden emin olmadığımdan kalmıştı. Geçen yaz da çalışmayı tamamladığını belirtmiş ve hatta Malatya kitaplığı projesine de iletmişti.
Sıdki Baba Divanı, 7 Mayıs 2013 günü “Şeyh Bedrettin ve Varidat”, “Hallacı Mansur ve Tevasin” ve “Aşk Sultanı Mevlana” adlı kitaplarının yeni baskısı ile birlikte basıldı. Kitabı ertesi gün akşamından itibaren inceledim, Baki Yaşa Altınok ve Av. Muharrem Kılıç ile görüştüm ve bu yazıyı hazırladım.
Önce kitabın yazarı; Sıdki Baba Divanını günümüz Türkçesine çevirip, 40 kaynaktan yararlanarak kitabı hazırlamış olan Baki Yaşa Altınok’tan söz edelim.

Baki Yaşa Altınok Kimdir?

1946 yılında Kırşehir Mucur ilçesi Küçük Kavak köyünde doğdu. Küçük yaştan itibaren yörenin en büyük âlimi Hacı Molla Said efendi’den Kuran, Hadis, tasavvuf, tarih ve Osmanlıca dersleri alarak yetişti. Mucur ve Hacıbektaş köylerinde yıllarca imamlık yaptı.
1966 yılında TRT ses sanatçılığı (THM) sınavını kazanmasına karşın konumu nedeniyle sürdüremedi. Askerliği dönüşünde bir süre ticaretle uğraştı. Halk edebiyatı üzerine yapıtlar yayınladı.
Hacı Bektaş Veli ile ilgili araştırmalar yaptı. Otuz beş yıldan buyana Alevilik-Bektaşilik, Ahilik, Mevlevilik, Melamilik, Bayramilik konularındaki çalışmaları sürmekte; bu alanda panel, konferans, bilgi şöleni gibi etkinliklere katılmaktadır.
Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevi’nin Anadolu’daki temsilcileri “İki Hünkâr, Dört Veli” düşüncesi üzerine araştırmalarda bulundu. Bu konular hakkında bazı dergilerde “Ahmet Yesevi”, “Ehli Beyt ve Türkler”, “Keramatı Hacı Bektaşı Veli”,”Yeniçeriliğin Kaldırılması ve Mehmed Said Efendi”, “Çelebi Cemaleddin İle Veliyeddin efendinin Kurtuluş Savaşı ve Mustafa Kemal Hakkında Alevilere Gönderdiği Beyannameler ve Orijinal Metinleri”, “Ahi Evran Veli”, “Ahilik”, “Ahilik ve Yabanlu Pazarı”, “Köroğlu-Kiziroğlu”, “Abdallar ve Neşet Ertaş”, “Agahi Baba” üzerine makaleleri yayınlandı.
Anadolu’daki Türkmen aşiretlerinin soyu, yerleşim yerleri, gelenekleri, görenekleri, öykü, türkü, ağıt ve destanlarını araştıran yazarın Kırşehir yöresine yerleşmiş olan Ceridler ile Kırıkkale’deki Pehlivanlı Türkmen aşiretlerinin ferman, belge ve şiirlerini iki ayrı makale olarak yayınladı.
Şiirleri bestelendi kasetlere okundu. 48 Perşembe programında aşiretler ve ocaklar üzerine konuşmalar yaptı. Avrasya Televizyonunda Destanlarımız Türkülerimiz programını hazırlayıcıcısı ve sunucusudur. Halk edebiyatı alanında birçok kitap yayınladı. Ankara’da yaşıyor ve kitap çalışmalarını sürdürüyor.

Yayınlanmış yapıtları:

“Hacı Bayram Veli; Bayramilik, Melamiler ve Melamilik”, “Nokta ül Beyan”, “Hallacı Mansur ve Tevasin”, “Bir Türkmen Ozanı Âşık Hüseyin”, “Öykülerle Kırşehir Türküleri Destanları ve Ağıtları”, “Şeyh Bedrettin ve Varidat”, Seyit Garip Musa Sultan Ocağı”, “Turabi Divanı”, “Sıdki Baba Divanı”, “Hacı Bektaş Veli’nin Fatiha Suresi Tesfiri”, Hacı Bektaş Veli’nin Fevaid Adlı Eseri”, “Hızırname (Buyruk)”, “ Muhammed Bakır ve Cafer Sadık Buyruğu”, “Pehlivalı Türkmen Aşireti Tarihi ve Pehlivanlı Türkmen Aşiretleri Cönkleri”, “Aşk Sultanı Mevlana”

Sıdki Baba

Sıdki Baba Divanı Baki Yaşa Altınok’un kendi yayını olarak ilk kez basıldı. Kitapta yazarın yaşamöyküsü ve Sıdki Baba’nın Mücahidin alayı ile ilgili iki toplu fotoğrafı, hemen ardından önsöz yer almış. Son sayfalarda da divandan el yazması örnekleri, türbesi ve adına düzenlenen etkinliklerle ilgili fotoğraflar yer almaktadır.
Kitap iki bölümden oluşmuştur. İlk bölümde Sıdki Babanın yaşamöyküsü, ikinci bölümde divan yer almıştır.

Birinci Bölüm: Sıdki Baba’nın Hayatı

Babası Mehmet daha kucakta iken ailesi Malatya Yazıhan ilçesi Çörmeğe (Bereketli) köyünden Kürtlerin baskısı sonucu Tarsus Yenice’ye göçerler. Yenicede büyür, evlenir ve iki oğlu olur; Ahmet ve Zeynel Abidin.
Zeynel Abidin’in, altı yaşında şiir söylediği, küçük yaşlarda bağlama çalıp söylemeye başladığı bilinir. 12 yaşında Hacı Bektaş dergâhına hizmete gider. Feyzullah Çelebi dönemidir. Sıtkı Pervane mahlasını kullanırken Burada kendisine Sıdki adı verilir.
1893 yılında Hacıbektaş’ta evlenir, 1984 yılında ise Amasya Merzifon Harız (Gümüştepe) köyüne göçerek yerleşir. Yaşamına yeni bir yön verir ve durmadan gezer.
1915 yılında fahri yüzbaşı rütbesi Cemalettin Efendi tarafından kurulan ve Alevilerden oluşan Mücahidin Alayı’na katılır. Hekimhan Beykent (Erdehen) köyünden Yediharf mahlası ile şiirleri olan Hüseyin Efendi de bu alayda yer alır. Yediharf, Malatya milletvekilliği yapmış olan Av. Muharrem Kılıç’ın dedesidir. Av. Muharrem Kılıç ile görüşmemizde, dedesinin Kuran’ı çok iyi bildiğini, dinsel bilgisinin güçlü olduğunu, kendi el yazısı ile bazı belgeleri (El yazması Kuran, şiirleri, yıldızname...) babasına bıraktığını, daha sonra da dayılarına verdiklerini belirtir.
Sıdki Baba 1928 yılında aramızdan ayrılana dek yaşamı gezmekle geçmiştir.
Sıdki (Sıtkı) mahlası ile şiirler yazan 8 âşıktan söz edilmiş olup, bunlardan biri de Hekimhan’da Gaipağaoğulalrından Hekimhanlı Sıtkı’dır (1795-1854).
Sıdki Baba hakkında derleme, araştırma, inceleme, tez, kitap çalışmalarından söz edilmiş. Ayrıca şiirlerle ilgili bazı karşılaştırma değerlendirmeleri yapmıştır. Daha önce yayınlanan Sıdki Baba divanları üzerinde değerlendirme yapmış. Sıdki Baba ile ilgili kaynakça oluşturmuş…

İkinci bölüm: Sıdki Baba Divanı

Divan altı bölüm olarak yer almış kitapta. 29. sayfadan itibaren bölümler sıralanmış.
402 Koşma ve Peşrev, 196 Divan, Gazel ve Mersiye, 2 Farşça Şiir, 1 Arapça Şiir, 18 Şeyh Cemalettin Efendinin Ölümüne Yazılan Şiir, 3 Yakınlarının ve Eşyaların Dilinden Mersiyeler olmak üzere toplam olarak Sıdki Baba’nın kitapta 619 şiiri yer almış.

Sıdki Baba’nın Çalınıp Söylenen Deyişlerinden…

Sıdki Baba Alevi cemlerinde çalınıp söylenen deyileriyle tanınır daha çok. Bu deyişlerden bazılarının ilk iki dizesini sayfası ile birlikte örnek olarak vererek bazıları ile ilgili de kısa açıklamalarda bulunacağız.

Sabahtan uğradım ben bir güzele
Güzel sultan olmuş ilin üstüne
(68)

Gelin dostlar bir olalım
Tevekeltü taalallah
(83)

Baki Yaşa Altınok, deyişin Sıdki’ye ait olduğunu, ancak Pir Sultan’a mal edildiğini öne sürer.

Bir güzelin hasretinden ahından
Tutuştu her yanım yandı ha yandı
(97)

Siyah perçemlerin hatem yüzlerin
Garip bülbül gibi zareler beni
(144)

Deyiş olarak söylendiği gibi Arguvan yöresinde uzun hava olarak da söylenmektedir.

Geldik gider olduk ilerlinizden
Ağır sefa ile gönderin beni
(145)

Zülfü kakülelrin anber misali
Buy-i erguvandan gözlerin güzel
(168)

Erkan Oğur tarafından çalgı olmadan kasete okunmuştur.

Eğer gider isen gurbet ellere
Efendim sultanım eğlenme tez gel
(171)

Uzatmış boynunu suna bakışlım
Telli zülüflerin tara kurbanım
(183)

Çatılmadan yerin göğün binası
Muallâkta iki nura düş oldum

Ali Ekber Çiçek tarafında bestelenip okunan, “Haydar Haydar” diye bilinen, 9 dörtlükten oluşan devriyedir. Ali Ekber Çiçek, 5. ve 8. dörtlüğü bestelemiştir. Kitapta deyişinin bestelenme öyküsüne de yer verilmiştir. Ali Ekber Çiçek tarafında okunan dörtlükleri divanda olduğu biçimiyle sunalım:

Ben Ademden evvel çok geldim gittim
Yağmur olup yağdım ot olup bittim
Bülbül olup Firdevs bağında öttüm
Bir zaman gül için zar’a düş oldum

*
Ondört yıl dolandım pervanelikte
Sıtkı ismin buldum divanelikte
Sundular aşk meyin mestanelikte
Kırkarlın ceminde dar’a düş oldum
(200)

Ehlibeyt’e karar kıl ki
Ali’ye Selman olasın
(237)

Yöremizde bilinen en ünlü tevhit deyişidir. “Esrik makamı” da denir. Hekimhan Ballıkaya’da Âşık Yusuf Başaran ve oğlu Mustafa Başaran’ın okuduğu deyiş yetmişli yıllarda Ruhi Su tarafından da derlenmiştir. Seksenli yıllarda İhsan Güvercin, “Semahlar” kasetine okumuştur.

Muhammet Mehdiyle Hak sancağını
Çekelim bakalım nic’olur’sa olsun
(254)

Baki Yaşa Altınok, deyişin Sıdki’ye ait olduğunu, ancak Pir Sultan’a mal edildiğini öne sürer.

Başıkabak yalınayak yürüttün
Merhamet eyle sen leb’i balım yar
(281)

1975 yılından itibaren altı yıl görev yaptığım Urfa Kısas köyünde (şimdi belde) cem âşıkları tarafından semah makamı olarak çalınıp söylenirdi. Halen de çalınıp söylenmektedir. Veli Aykut (Dertli Divani) 1989 yılında kasetine de okumuştur.

Ey erenler bu meydanda müşkülüm
Seçilmedi gitti bilmem nedendir
(308)

Bir önceki deyiş gibi Kısas’ta bilinen bir semah makamıdır.

Giyinmiş türlü libası
Salı güzel dost güzel dost
(348)

Narı-ı fıkrat ile hasret eyyamı
Sineler dağlamak bana mı düştü
(355)

Yöremizde Sıtkı Baba adıyla anılan ve ulu ozanlardan olarak kabul ettiğimiz ozanın bir dörtlüğü ile bitirelim:

Kul Pervane eder ikrar kılmışız
Elestü bezminde Hakkı bilmişiz
Anadan doğmadan aşka yanmışız
Pervane olsak da hoş olmasak da

(S. ÖZEROL: 19 Mayıs 2013, Malatya Haber Com)


21 Kasım 2015 Cumartesi

Baki Yaşa Altınok'tan "Türklerde Ehlibeyt Sevgisi"

Baki Yaşa Altınok'tan "Türklerde Ehlibeyt Sevgisi"

Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen Muharrem Ayı Etkinlikleri kapsamında Araştırmacı-Yazar Baki Yaşa Altınok tarafından Türklerde Ehlibeyt Sevgisi" konulu konferans verildi.

Gazi Üniversitesi Mimar Kemalettin Salonunda 18 Kasım 2015 günü saat 14.00'den itibaren gerçekleştirilen etkinliğin sunumu Gamze Öztürk tarafından yapıldı. Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi Müdürü Dr. Hüseyin Gümüş ile Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdurahman Güzel etkinlik öncesi birer konuşma yaparak Alevilik ve Ehlibeyt konularına değindiler.
Sunucu Gamze Öztürk, Araştırmacı-Yazar Baki Yaşa Altınok'un yaşamöyküsünü sundu. Konuşmacılar konuşmalarını tamamladılar ve Araştırmacı-Yazar Baki Yaşa Altınok kürsüye davet edildi. Altınok, Muharrem ayı, aşure kavramlarına değindikten sonra Ayet ve hadislerle Hz. Muhammet ve Ehli Beyt hakkında bilgiler verdi.
İslam tarihinde Hz. Muhammet'ten sonra Ehli Beyt'e yapılan haksızlıklar ve zulüm ile uygulamalara değinen Altınok, Esiri, Nesimi, Hatayi, Kul Hüseyin, Fuzuli ve daha pek çok ozanın Kerbela ve matem üzerine şiirlerinden örneklerle pekiştirerek konuşmasını sürdürdü.


13 Kasım 2015 Cuma

Ehlibeyt Sevgisi

"Türklerde Ehlibeyt Sevgisi"
Baki Yaşa Altınok Gazi Üniversitesi 
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi 
Muharrem Ayı Etkinlikleri kapsamında 
Mimar Kemalettin Salonunda 
18 Kasım 2015 günü saat 14.00'den itibaren 
"Türklerde Ehlibeyt Sevgisi"nden söz edecek.

8 Haziran 2015 Pazartesi

Buyruk/İmam Muhammet Bakır ve İmam Cafer Sadık

Baki Yaşa Altınok Kitapları: 4
BUYRUK

İmam Muhammet Bakır ve İmam Cafer Sadık

Alevî- Bektaşî inanaç, kültür ve ritüellerini en güzel ve sıhhatli bir biçimde yansıtan kaynak eserlerin en önemlisi Buyruklardır.
Muhammed Bakır, Cafer Sadık adıyla bilinen Buyruklar, Alevîliği en yalın bir biçimde Allah Muhammed-Ali yolu olarak tanımlanır. Bu tanım, ozanların deyiş ve nefeslerine de bu biçimde yansımıştır.
Buyruğa göre peygamberler ve evliyaların sırrı Hz. Muhammed ve Hz. Ali’den toplanmıştır. Devamı On İki İmamlar, On Dört Masumu Paklar, On Yedi Kemerbestler’dir. Bu yolun esası da dört kapı, kırk makam’dır.
Buyruk’ta Kutbü âlem Hünkâr Hacı Bektaş Velî’dir. Öğretici Şeyh Safi, Hak mihmanı olarak nitelenen Şah Hatayi Cem’in rehberidir.
Son yıllarda Türkiye’de birçok Buyruk yayınlanmıştır. Bizim Hızırnâme adıyla yayınladığımız Buyruk dışında yayınlanan Buyrukların tamamında yazma orijinal metinlere yer verilmiştir. Bu da bazı okuyucularda tereddüt uyandırmaktadır.
Oluşacak tereddütlerin giderilmesi için yayınladığımız bu Buyruğun yazma metinlerini de kitabımız aynen aktardık. Buyruğu yayımlamamızın amacı ; "Bir olmak, Diri olmak, İri olmak"tır.


Başı açık yalın ayak üryana gelmişlerdeniz
Haki payi abdal olup piryana gelmişlerdeniz

7 Mart 2012
Baki Yaşa ALTINOK

22 Nisan 2015 Çarşamba

Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları ve Ağıtları

Baki Yaşa Altınok Kitapları: 3
ÖYKÜLERİYLE KIRŞEHİR TÜRKÜLERİ, DESTANLARI VE AĞITLARI

Bayram BAŞ (*)

ÖZET


Bu yazıda Baki Yaşa Altınok tarafından hazırlanan, "Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları, Ağıtları", adlı eser tanıtılmaktadır.

ABSTRACT


The work of Baki Yaşa ALTINOK that is named "Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları, Ağıtları" is introduced in this writing.

Baki Yaşa ALTINOK tarafından hazırlanan "Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları, Ağıtları" adlı eser, sözlü edebiyatımızın kültürel birer malzemesi olan, Orta Anadolu başta olmak üzere Kırşehir yöresindeki türküleri, destanları ve ağıtları öyküleriyle birlikte anlatmakta, bunun yanında halk edebiyatı araştırmalarına da katkı sağlamaktadır.
Yazar otuz beş yıllık emek sonucu ortaya çıkan çalışmasını önce tarihî kaynakları tarayarak sonra bunları bölgeye ait ağıtlar, türküler ve destanlarla karşılaştırarak, konu birliği çerçevesinde hazırlamıştır. Materyallerin yerinde tespiti için olayların geçtiği yörelere giden yazar, halktan bazı kişilerle görüşmüş, onlardan yöreye ait bildikleri, duydukları türkü, ağıt ve destanları sözlü olarak dinlemiş ve esere aktarmıştır. Yazarın Orta Anadolu başta olmak üzere Kırşehir bölgesinde yaşayarak ve gözleyerek edinmiş olduğu bilgileri kitaba yansıtması, esere sadece derleme çalışması gözü ile bakamayacağımızın bir göstergesidir.
Kitaba bir "Sunuş" yazan Prof. Dr. Alemdar YALÇIN, eserin önemini şu sözleriyle ifade etmektedir:
"Okuduğunuz kitap, her türlü biçime ait değerlendirmeyi bir kenara bırakarak sadece ruhunu, özünü görmemiz gereken bir çalışmadır. İçinde derinlemesine bir bilgi ve hiç katıksız samimi bir sevgi vardır. İnsanların acıları ile acınma, mutlulukları ile sevinme gibi erdemleri yakalamış, bencillikten arınmış bir paylaşma duygusu bulunmaktadır."
Kitapta "Sunuş" bölümünden sonra "Tarih-Coğrafya-Kültür" başlığı altında Kırşehir tarihî, coğrafyası ve kültürü üzerine bilgiler, daha sonra destan ve ağıtla ilgili açıklamalar verilmiştir. Eserle aynı adı taşıyan "Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları, Ağıtları" bölümünde tespit edilmiş iki yüze yakın destan, ağıt ve türkü bulunmaktadır. Bir araya getirdiği bu halk ürünlerinin öykülerini anlatan yazar, yararlandığı kaynakları da her tespitin sonunda belirtmiştir.

(*) G.Ü. Gazi Eğitim Fak., Arş.Gör.
Türk Kütltürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 27. SAYI - Guz 2003